“Değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirebilmek için cesaret, değiştiremeyeceklerimizi kabullenmek için sabır; ikisi arasındaki farkı anlayabilmek için ise bilgelik gerek.”
Şimdi kontrol edebileceklerimize odaklanmanın tam zamanı. Bir grup bilim insanı hepimizin bir şekilde virüsü alıp, hastalığı geçireceğini belirtiyor. Aşı çıksa bile, virüsün mutasyona uğrayacağı için grip virüsü gibi her yıl değişeceğini belirtenler de var. Bilgilerimiz sürekli güncelleniyor.
Kesin olan tek bilgi; virüsü alırsak nasıl geçireceğimiz bağışıklık yanıtımıza bağlı.
Bağışıklığımızı güçlendirmek 1 gecede olacak bir şey değil, bir yaşam tarzı, uzun soluklu bir süreç. Ne kadar erken başlarsak o kadar iyi. Beslenme, vitamin & mineral takviyeleri, uyku, hareket, stres yönetimi hepsi bulmacanın ayrılmaz parçası. Biri eksikse resim tamamlanmaz.
1. Şekeri ve rafine karbonhidratları kesip, iyi yağ, kaliteli protein ve gökkuşağı renklerinden zengin bir beslenme programına geçin. Yeni yapılan bir çalışmada şekerin bedene girdikten 6 saat sonra bağışıklığı düşürmeye başladığını ortaya koymuş.
Fonksiyonel Tıp önerisi, günde 3 kase yeşil (otlar, marul, ıspanak, pazı), 3 kase sülfürlü (roka, soğan, sarımsak, lahana, brokoli gibi) ve 3 kase renkli (siyah havuç, nar, mor lahana, limon, portakal gibi) bir plandır. Gözünüz korkmasın, bizim tencere yemeklerimizin yanına değişik salatalar eklediniz mi, sabah da kahvaltıda poğaça, simit yerine, dereotlu, maydanozlu omlet, bir kahvaltı salatası ve 1 nar eklediniz mi tamamdır. Beslenmede amacınız çeşitlilik olsun. Ne kadar farklı sebze, meyve o kadar şifa. Kemik suyu, sebze çorbaları, kompostolar, fermente besinler, sirke, sarımsak vazgeçilmeziniz olsun bu dönemde.
Bir o kadar önemlisi de su içmek. Ne kadar çok su bedenimizde o kadar az toksin demek. Kilonuza, yaşınıza ve hareketinize uygun miktarda su için.
2. Kan değerlerinizi yılda en az 1 kere kontrol ettirerek eksik vitamin, mineral takviyeleri için doktorunuzla plan yapın. D vitamininin bağışıklıkla ilişkisi ispatlanmış olsa da optimum seviye konusunda henüz fikir birliği yok. Yeni yayınlanan bir Covid çalışmasında, D vitamini eksikliğinde sürecin daha ağır geçtiği tespit edilmiş. * Yüksek doz yüklemelerin toksik riski nedeniyle, günlük dozlarla yükseltilmesi tavsiye edilmektedir. Magnezyum, selenyum, çinko ve C vitamini gibi destekler de bağışıklık için dönemsel olarak yapılabilir.
3. Doğayla uyumlu uyku rutini, dolayısıyla “melatonin” desteği en az yediklerimiz kadar önemli güçlü bağışıklık için. Uyumadan en az birkaç ssat önce mavi ışığa (telefon, tablet) maruz kalmayı bırakın, iyi havalandırılmış tercihen 21 derece bir odada, elektronik aletler kapalı ve zifiri karanlıkta uyuyun. Çocuklar için 21.00, yetişkinler için 22.30-23.00 civarı ideal yatma zamanıdır.
4. Güçlü bir dolaşım ve kas-iskelet sistemi için her şeyin online’a döndüğü ve uzun süreler ekran karşısında oturduğumuz için, gün içinde kendinize en az 30-40 dk lık yürüyüş gibi aktiviteler ekleyin. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur, unutmayın.
5. Her zaman söylediğim gibi stresimizi yönetemiyorsak, her gün kilolarca brokoli yiyelim, amuda kalkalım nafile. Beden stresli, endişeli ve gerginken hep sempatik moddadır, yani hayati fonksiyonlar dışında bağışıklık dahil tüm diğer sistemleri uykuya alır. Adı gibi sempatik değildir. Anlık stres bizi ölümcül tehlikelerden korurken, kronik stres başka hastalıklara zemin hazırlar. Sizi rahatlatan, sakinleştiren şeylere odaklanın. Nefes, şükür, dua, meditasyon…
Hepsinden önemlisi “ruhunuzu besleyin”. Bizi bekleyen her ne olursa olsun, yapabileceklerimize odaklanarak bu süreci en az hasarla atlatmaya çalışalım.
2. Dalgaya hazır mıyız?
PMID: 32503801
Comments