Bağışıklık sistemi düşüklüğü sonucu en yaygın rastlanan beden tepkisi olan “alerjiler” tüm dünyada son 30 yılda oldukça artmıştır. * Artan hava kirliliği gibi çevresel faktörlerle birlikte, değişen beslenme tarzının da bu artışta etkili olduğu düşünülmektedir. Çevresel ve genetik faktörlerin bağışıklık sistemiyle ilişkiye girmesi alerjik reaksiyonların tetiklenmesine sebep olabilmektedir. Alerji tedavilerinde kullanılan ilaçların da uzun vadede bazı istenmeyen yan etkileri olabilmektedir.
Sebze ve meyvelerde yaygın olarak bulunan çok kıymetli bir fitobesin olan “Quercetin” bu anlamda bir nevi antihistamin görevi görerek, astım, alerjik rinit gibi kronik rahatsızlıklarda anti-inflammatuar ve bağışıklık destekleyici özellikleriyle son yıllarda tercih edilen desteklerden olmuştur. (Bilimsel araştırma örnekleri linklerdedir.)
Beslenmede en zengin antioksidanlardan biri olarak kabul edilen quercetin serbest radikal hasarı, yaşlanma ve kansere karşı mücadelede de önemli bir rol oynar. Sporcularda dayanıklılığı artırdığı, kalp damar hastalıkları ve hipertansiyonu kontrolde önemli olduğu yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur.
Bu kıymetli flavonoidin en bol bulunduğu besinler; soğan, brokoli, elma (özellikle kabuğunda – organikse), berry cinsi meyveler (üzüm, yaban mersini, böğürtlen, karadut gibi), nar, çay (özellikle yeşil) ve kırmızı şaraptır. Antik çağlarda, nar suyu içerdiği quercetin nedeniyle “sağlık iksiri” olarak konumlandırılmıştır.
Quercetin en iyi, ananasın içindeki “bromelain” enzimiyle birlikte çalışır. Bu anlamda, 1 dilim ananasın yanında bir avuç karadut veya yaban mersini yemek daha etkili olabilmektedir.
Biz, quercetini gökkuşağı renklerinde beslenerek doğal yollardan almaya çalışıyoruz.
Desteğe ihtiyaç duyarsanız doktorunuza danışmanızı öneririm.
*Covid-19 tedavisinde IFM’in önerdiği desteklerdendir.
Comments