Madem bugün #tbt günü, o zaman ben de en çok sorulan hikayemi paylaşayım istedim. Tüm hayatımı çıtı pıtı, zayıf geçirmiş biri iken, ilk hamilelikte ve aslında daha da önemlisi lohusalık döneminde sınırlarımı oldukça genişlettim :)
“Aman 2 canlısın ye”, “Aman beslenmene dikkat et, 2 kişilik ye”, “Can boğazdan gelir ye”, “Enerji ihtiyacın çok ye” cümleleriyle başladı her şey. Zaten toplum olarak “anne” adayına kendini yetersiz hissettirmeye meyilliyiz, bir de bu cümleler en yakınlarımızdan gelmeye başladı mı, “acaba”lar da başlıyor anne adayında. Sonuç, 54 kg ile başlayan süreç net 84 kg’ı tartıda görmekle son buldu.

Neleri yanlış yaptım?
Karnım her acıktığında hiç düşünmeden yedim; çoğunlukla et ve karbonhidrat ağırlıklı beslendim. Hayatımda hiç yemediğim kadar çok hamburger yedim (hep canım Big Mac istedi, şimdi çok pişmanım o zaman bu kadar farkında değildim verdiği zarardan)
“Ye tatlıyı çıkar atlıyı” ünlü sözünün gazıyla, tatlıları da eksik etmedim.
Bebeği aşağıda taşıyorum diye, erken doğum olur korkusuyla, yürüyüş yapmaya bile çekindim. Sonrasında, erkeni bırakın, 41. Haftada bebeği neredeyse zorla aldılar, içerde keyif yerindeydi ama artık çok büyümüştü J
Doğum sonrası, “sütün az galiba, bebek doymuyor, kilo almıyor, ah minicik kalmış” cümleleri arasında (sağ olsunlar etrafımızdaki kendi annem dahil tüm tecrübeli anneler, akrabalar, eş, dost) vicdan azabı çektirip, sanki sütü yapan tek şey şuruplu tatlılar ve hamur işleriymiş gibi bolca yememe vesile oldular. (Bende de meyil vardı yemeye J)
Üzülme aldığın kilonun en az 10 kg’ı doğumda gider demişlerdi, eve gelip tartıya çıktığımda, gitmenin ötesinde ödemle birlikte daha da aldığımı da gördüm.
Lohusalık, süt stresi, işe geri dönme, bakıcı bulma, bakıcıyı eğitme ve elde tutma stresi derken doğum sonrası geçen yıllarda da aynen kilolarımı korumaya devam ettim. (80 değildim ama 70 in altına da uzunca bir süre inemedim. Stresin en büyük kilo aldırma sebebi olduğunu da sonradan “Beslenme Okulu”nda öğrendimVerilememiş kilonun üstüne 2. Hamilelikte gelince (ki 2. De sadece 13 kg almayı başardım), geniş sınırlarımı korumaya devam ettim.
Bu sefer dedim, tatlıyla börekle olmuyor bu süt, yeşillik yiyeceğim bol su içeceğim. Bebeklerin 3. Ayda emzirme grevi yaptıklarından haberim yok. O grev başlayınca, yeter ki anne sütü artsın diye yeniden hooop başa eski beslenme düzenine…gelsin kilolar…(o süt öyle geri gelmedi ama nasıl geldiğini ayrıca anlatacağım)
2 çocuklu ve çalışma tempolu bir hayatta tabiiki spora, harekete yer yok (yoktu o zaman, şimdi var tabii)
Sonuç olarak hayatımın 4-5 yılını 40’lı bedenlerde geçirdim.
Bir gün bir aydınlanma geldi ve o vakit, ipleri elime almam gerektiğini fark ederek, bugünkü düzenimi kurmaya karar verdim. (Bunu da ayrıca anlatacağım)
Comentários