Diğer Bağışıklık Yazıları:
Gün içinde, özellikle toplu yaşam alanlarına (okul, iş yeri, toplu taşıma gibi) girip çıkıyorsak, yüzlerce mikroba, virüse maruz kalıyoruz.
Bağışıklık sistemimiz güçlüyse ve temel hijyen kurallarına dikkat ediyorsak çoğunu bertaraf ederek hasta olmadan hayatımıza devam ediyoruz.
Ancak, bağışıklık sistemimiz zayıfladıysa veya onu zayıflatan etkenlere fazlasıyla maruz kaldıysak, o vakit hasta oluyoruz.
Aynı mikrop herkeste farklı reaksiyonlara sebep olabilir. Kimi basit bir burun akıntısı ve hafif bir öksürük ile ayakta geçirirken, diğeri hastanede yatacak kadar ağır geçirebilir.
Bağışıklık sistemi o kadar önemli ki; örneğin vücudumuza bir kere girdiğinde ömür boyu kalan “herpes simplex virüsü”, sadece bağışıklık sistemi çöktüğünde “uçuk” olarak kendini gösterir. Geçtiğinde bitti sanırız ama aslında o hep içerde beklemededir; sistem çöktüğü an tekrar çıkmak için sinsice bekler.
Mevsim geçişleri bu sistemi çökerten dönemlerden…
Ne kadar hazırlıklı girersek o kadar güçlü atlatırız.
Fikir olması için size kendi rutinimden bahsetmek istiyorum; siz de yapın demiyorum, ama yapmak istediklerinizi doktorunuzla değerlendirip not alabilirsiniz.
· Güne erken başlıyorum, 6.30 gibi.
· İlk işim nefes alabildiğim, uyanabildiğim ve ailem yanımda olduğu için şükretmek. (O kadar önemli ki şükretmek…çoğu kez hayatın rutin akışında unutuyoruz.)
· Sonra gece boyu toksin atmak için çalışan bedenimizin, en çok toksin biriktirdiği yer olan ağız temizliği ile başlıyorum.
· Hindistan cevizi yağı ile gargara, dil temizliği ve rutin diş fırçalama J
· Yarımşar saat ara ile sirkeli su ve probiyotik rutinimden sonra kahvaltı ediyorum. Yani 7.30-8.00 gibi…
· Ofise gittiğim günler 3 öğün, gitmediğim günler daha geç kahvaltı edebildiğim için 2 öğün yetiyor.
· Ara öğün ihtiyacı duymuyorum.
· Kahvaltım en güçlü öğünüm.
· Mevsim sebzelerine göre haftalık menü planlaması yaparak pişiriyorum yemeklerimi.
· Son öğünümü en geç 19.30 da yapıp, dükkanı kapatıyorum. (Dışarda, davette vs olduğum zamanlar hariç)
· 80-20 kuralını uyguluyorum (ideali 90-10) ama yapabildiğim ancak bu. Yani beslenmemin %80’ini sağlıklı seçimlerden yana yapıp, %20’lik kısımda kaçamaklara izin veriyorum. Aksi halde hayatı yönetmesi çok zor olur.
· Tabağımda da aynı kural geçerli, %80 bitkisel ağırlıklı, %20 protein ve yağ.
· Günde en az 2, genellikle 3 litre su içiyorum.
· Kafein tüketimini sınırlıyorum. Kahvesiz evet ama çaysız asla J
· Hayatımda süt hiç yok. Peynir sınırlı, yoğurt arada…
· Et olmasa da olur ama balıksız asla J
· İlikli kemik suyu stoğum her daim tamdır. Yaz kış soframdan çorba eksik olmaz, onun içinde de kemik suyu eksik olmaz.
· Probiyotik dışında aldığım tek destek D vitaminidir. Onu da değerlerimi kontrol ederek alıyorum, belli bir seviyede tutmaya gayret ediyorum.
· Kirli 12 listesindeki sebze ve meyveleri, yumurtayı ve kemik iliğini organik almaya dikkat ediyorum. Diğerleri için “İyi Tarım” etiketli ürünleri tercih ediyorum.
· Haftada 2 gün slow juicer da sıkılmış taze sebze ve meyve suyu içiyorum.
· Meyveyi mevsimine göre dengede öğünlerime ekliyorum. Mesela bir tam portakal yemiyorum ama roka, ıspanak salatasına portakal ilave ediyorum, C vitamini ile demir alımını garantiliyorum. J
· Haftada 2 gün spor 1 gün yürüyüş yapmaya gayret ediyorum. Taviz vermediğim konulardan. Hayır, kaslarım olsun diye değil, esnekliğim devam etsin, mevcut sağlık sorunlarım tekrarlamasın, hücrelerime oksijen girsin diye.
· Gece 23.00 gibi uyumuş olmayı çok istiyorum ama sürekli ders çalıştığım veya okuduğum için genelde daha geç yatıyorum. Bu tek eksim. Hasta olacak gibi olursam en az 8-10 saat uyumaya çalışıyorum.
· Düşünce tarzımı çok değiştirdim. 30’lu yaşlarımdan çok daha farklı bakıyorum hayata… esniyorum, ters yüz ediyorum, empati yapıyorum, anlamaya gayret ediyorum, kabulleniyorum, bazen direniyorum, anlayamazsam yargılamıyorum…yargıladığımız şeyi yaşamadan bu dünyadan gitmeyeceğimize inanıyorum…yaşadığımız her şeyin bir nedeni olduğuna, bizi zorlayan insanların, durumların sınavımız olduğuna inanıyorum. Enerjimi düşüren insanları hayatıma almıyorum, uzak duruyorum. Kendi enerjimi, iç dengemi ve sınırlarımı kendim belirliyorum.
· Çocuklarımla her gün ama her gün oyun oynuyorum. Çocuk oluyorum. Eğleniyorum, gülüyorum.
· Ailem her zaman önceliğim, sonra ruhumu beslemek için mutlaka arkadaşlarıma vakit ayırıyorum.
· Hayatın getirdiklerini şükranla ve sabırla karşılamaya gayret ediyorum. Tabağımızdaki yemeklerden çok daha önemlisinin bu iç huzur olduğunu düşünüyorum.
· Gerçek güzelliğin içten dışa yansıdığına yürekten inanıyor, hayatımdaki güzellikleri çoğaltmak için çalışıyorum.
· Ve hepsinden önemlisi, bu yazdıklarımı hiç yapamadığım zamanlar olduğunda, düzenim bozulduğunda dünyayı kendime dar etmiyorum. Temiz sayfa açıp yeniden başlıyorum.
Comentários